Calder'in Mobilleri
- ZİA ONLINE
- 1 Tem
- 1 dakikada okunur
20.Yüzyıl modern sanatının en yenilikçi isimlerinden Alexander Calder, mobil heykel ve kinetik sanat kavramlarını hayatımıza kazandıran öncü sanatçılardan biridir.
Peki Calder’in mobil heykelleri nasıl doğdu?
Aslında her şey bir soru ile başladı. 1930’ların başında Paris’te geçirdiği dönem boyunca, Piet Mondrian’ın geometrik tablolarından ilham aldı ve “bu formlar neden hareket etmesin?” sorusunu sordu.
İlk başta tel ve basit malzemelerle yaptığı mekanik, elle döndürülen deneysel formlar, zamanla rüzgarla, hava akımıyla salınan özgür yapıtlara dönüştü.
Ayrıca bu heykellere ilk kez Marcel Duchamp “mobil” adını verdi.
Heykel tarihinde devrim niteliğinde bir fikir olan mobilleriyle Calder, modern sanatın durağanlıkla olan bağını da kopartarak kinetik sanatın da öncüsü haline geldi.

Calder’in Mobil Heykellerindeki Denge ve Ahenk
Calder’in mobil heykellerinde, renkler, formlar, kütleler ve boşluklar arasında hassas bir denge kurulur. Her eserinde, parçalar arasında sessiz bir diyalog, yavaş ve uyumlu bir akış vardır.
İzleyiciyi anda tutmasıyla, sabırla gözlem yapmaya ve bekledikçe değişen ahengi keşfetmeye davet eder.
Calder’in sanatı yalnızca izlenilen değil, üzerine yavaşça düşünülmesi gereken, hissedilen ve değişen bir deneyime dönüştürülmüştür. Bizlere hareketin içindeki dinginliği, dengenin içindeki ahengi göstererek farklı bir bakış açısı sunmuştur.

Yorumlar