top of page

Aşkı Hissettiren Sanat Eserleri

  • Yazarın fotoğrafı: Zerrin İrem Akbay
    Zerrin İrem Akbay
  • 31 Oca
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Şub

Sanat, insan ruhunun en derin duygularını dışa vuran en güçlü simgelerden biri. Özellikle aşk, yüzyıllar boyunca pek çok sanatçıyı etkilemiş ve onların eserlerinde hayat bulmuş bir tema olarak karşımıza çıkıyor. Aşkın ifadesinin farklı biçimlerini bazı sanat eserleri üzerinde yorumlayalım…

Frida Kahlo -The Two Fridas (İki Frida) (1939) Sergilendiği Yer: Museo de Arte Moderno, Meksika

Frida Kahlo - The Two Fridas (1939)

Frida Kahlo, ikili bir otoportresi olan The Two Fridas tablosunu 1939’da Diego’dan boşandığı zaman yapmıştır. Frida’nın kendi içsel çatışmalarını ve duygusal acılarını dışa vurmasıyla iki farklı ruh halini yansıtan eserde, birbirinin elini tutan iki Frida'dan biri Tehuana kıyafeti içinde diğeri ise daha modern bir elbise giymektedir. İki figürde de kalpler görünür durumdadır. Geleneksel kıyafetli Frida'nın kalbi yaralı ve açıktır, modern giyimli Frida'nın kalbi ise sağlamdır. Fırtınalı bir gökyüzü altında, soldaki Frida elinde makasla kabinden gelen atardamarı keserken, sağ tarafta elinde, içinde Diego’nun resminin olduğu küçük bir madalyon tutuyor. Eser, aşkın hem yıkıcı hem de iyileştirici yönlerini yansıtıyor.


Gustav Klimt - The Kiss (Öpücük) (1907 - 1908) Sergilendiği Yer: Belvedere Galerisi, Avusturya

Gustav Klimt - The Kiss (1907 - 1908)

Gustav Klimt’in en ikonik eserlerinden biri olan The Kiss, aşkın tutkusunu ve yoğunluğunu simgesel bir şekilde resmetmiştir. Avusturyalı sembolist ressam, bu tabloyu Altın Dönemi’nin bir parçası olarak yaratmış ve zengin süslemeleriyle izleyiciyi derin duygularla başbaşa bırakmıştır.


Marc Chagall -The Birthday (Doğum Günü) (1915) Sergilendiği Yer: Museum of Modern Art (MoMA), New York

Marc Chagall - The Birthday (1915)

Marc Chagall’ın The Birthday eseri, eşi Bella Rosendeld’in 28. Yaş gününü kutlamak için aşkın neşesini resmeden bir tablodur. Eserde Chagall’ın öpücüğü ile birlikte çiçek hediye ettiği eşi Bella’nın mutluluğu, havada süzülen figürlerin haliyle, aşkın ayakları yerden kestiği bir anı temsil ediyor. Ayrıca sevdanın özgürlüğüne ve sınırsızlığına da ışık tutuyor.


John William Waterhouse -The Soul of The Rose (Gülün Ruhu) (1908)

John William Waterhouse - The Soul of the Rose (1908)

John William Waterhouse’un The Soul of the Rose adlı tablosu, Viktorya dönemi İngilteresi’nin romantik ve estetik anlayışını yansıtarak, bir kadının doğanın içinde, bir gülü koklamasını resmeder. Derin huzur ve arzuya dair anlamların olduğu bu eserde aşk, doğanın ve insanın iç içe geçtiği duygusal bir deneyim olarak karşımıza çıkar. Waterhouse’un tabloları genelde aşkın saflığını ve idealize edilmiş halleriyle tanınır.

Comments


ZİA ONLINE -PNG.png

Tüm hakları saklıdır © 2021 ZİA ONLINE

bottom of page